Jul 28, 2012

Gözlerimi kapatıp açınca her şeyin aynı kalması...................

Bazen ortada hiçbir şey yokken, bir anda çok kötü hissetmeye başlıyorum ve o bir an hiç bitmeyecekmiş gibi sonsuzluğa uzuyor.

Jul 21, 2012

Neşe, Mahogany Diyarında! (Ve bir "kullanmak isteyip de fırsat bulamadığım klişe"nin daha sonuna geldik.)

Hayatımı, "bilmemneden önce ve bilmemneden sonra" şeklinde ayırabilme kapasitesi olan grupları göz önünde bulundurunca rahat bi' üçyüze falan bölünüyordum zaten, bugün bir de Everything Everything eklendi listeye, tam oldu. Sonuç olarak; meraba 301.

Kendileri Last.fm'e göre indie, indie pop ve alternatif adı altında etiketlenmiş olsalar da; A'capella, Melodramatic Popular Song ve R&B'nin onları daha iyi tanımladığını düşünmüş olmalılar. Zira öyle olmasa MySpace'lerine yazmazlardı. (Tam burada, "Bu cümleyi sırf sayfalarını verebileyim diye ekledim, kötü espri uğruna değil."in altını çizelim lütfen.)

Ben ilk olarak Schoolin' şarkılarının Mahogany Session versiyonuyla tanıyıp sevdim kendilerini -ki Mahogany Session'ın bana sevdirdiği bi' sürü gruptan yalnızca biri Everything Everything; ve fakat, buna birazdan değineceğim. Şarkının bu versiyonunu çok beğenip bir de orijinaline göz atayım dedim ve işte bir Everything Eveything fanı böyle doğdu. (Bu cümlelerin amaçları hep belli, biliyorsunuz.) 

Hem sizin için yeni hem de pek tanınmamış, üstüne üstlük bir de hoşunuza gitmiş bir grubun rastgele herhangi bir şarkısına denk gelince, içgüdüsel olarak "AMAN TANRIM! DAHA BAŞKA NELER KAÇIRMIŞIM?!" nidaları eşliğinde grubun diğer şarkılarına da saldırıyorsunuz zaten. Ve tüm o bayıldığınız şarkıların ardından hakkında bir de yazı yazmaya karar verince işin "Hmmmmmm... Hangisini paylaşsam acaba?" faslı, tüm yazıyı yazmaktan daha çok zamanınızı alıyor. Ama sanırım EN çok sevdiklerim şu şekilde:

Everything Everything ilginizi çekmediyse ve yazının burasına kadar okumadan sayfayı kapattıysanız belirtmek isterim ki çok şey kaçırdınız. Gerçi giden gittiğine göre belirtmesem de olur, kalan sağlar benim. TOPLANIN. Şimdi şu Mahogany olayına geliyorum. Bir süredir paylaşmaya kıskandığım ve dolayısıyla herkesten sır gibi sakladığım aşmış bir müzik blogu oluyor kendisi -ki şuradan da ziyaret edilebilir. Artık gerisini siz kurcalaya kurcalaya öğrenirsiniz ama sessions kısmına uğramadan geçmeyin. Aman diyeyim.

Hayatımın en "arkadaşımla konuşur gibi" postunu yazıyor olmanın getirdiği rahatlıkla son olarak bir de sizden bana savaş filmi önermenizi rica edeceğim. Savaş filmlerine aşık bi' insan olarak hâlâ izlemediğim yüzlercesinin hatta binlercesinin kaldığını umuyor ve şimdiden teşekkürlerimi sunuyorum.

Ve şu an dinliyordum, bu da bonus track olsun:

Jul 17, 2012

Bazen, benim de hayatım roman olsa kimse almazmış gibi hissettiğim oluyor.

Her ne kadar sound test service olduğu için de olsa Skype'daki bot bile beni takmıyor ov ye ov yeeeeeeee*
*Burada Direc-t'in Ama Sen Varsın şarkısına atıfta bulunulmuştur.

İnsanın lise arkadaşlarıyla buluşması çok sakıncalı bi' şey. Lise sadece bir yıl geride kalmışken bile çok sakıncalı. 11 buçuk 12 gibi eve geldiğimizden beri, birbirimize doyamadığımız için msn'de liseden kalma fotoğraflara bakıp videoları izliyoruz ve EVET ARKADAŞLAR EVRİM GERÇEK.

Jul 14, 2012

Üç buçuk atmak.

"Öf! Hiç de korkunç değildi." yorumunu yaptığın filmin ardından, tüm binada sadece sizin katta elektriklerin gitmesinin yaşattığı adrenalin patlamasını başka hiçbir olay yaşatamaz herhalde. Ve biz, dün gece tam olarak bunu yaşadık kuzenimle. Ömrümüz boyunca yaptığımız tüm paranoyaları toplasan, elektriğin olmadığı o yarım -bilemedin bir- saat boyunca yaptıklarımız etmez. Bir de Musallat gibi gerçekleşme ihtimali nispeten daha fazla olan bir film izlemiş olunca, direk "Ya tamam vazgeçtim, çok korkunçtu film ama n'olur elektrik gelsin artık. OHA KUZEN ŞURADAKİ GÖLGE NEYİN GÖLGESİ?!! Ha, dur ya kafammış." moduna geçiş yapıyorsun.

Yalnız kuzenimin küçükken anneannemi Dabbe sandığını açıklaması, böyle bi' ortamda bile beni gülme krizine sokmaya yetti. Hani bizim dün geceki paranoyalarımızın toplamı da şu etmez mesela. Hayır, anneannem de dünya tatlısı insandır -ki kuzenim de çok sever kendisini, nereden böyle bir sonuca varabilmişse artık. Önümüzdeki 2 yıl dalga geçerim artık bunla ben. Ve fakat şu an gitmem lazım. Ben rezilliğimizin devamını alıp götürürken siz de şunu dinleyebilirsiniz mesela.

AYRICA BU PAZARTESİ BREAKİNG BAD'İN YENİ SEZONUNA MERABA DİYECEĞİM BİLDİĞİN. MUTLULUK.

Jul 10, 2012

Jul 6, 2012

-

Bu resim, şu an beni ağlatabilir.
Bazen hayat gerçekten çok acımasız.

Jul 4, 2012

şu an tam olarak böyle bi' yerde olmak istiyorum.


Rüzgar da serin serin essin böyle. Of.

Jul 3, 2012

Museum.

"Hey, I think you might like Museum, check it out. If not, I'm sorry for having bothered you."

Az önce Last.fm'de tanımadığım birinden gelen ve "Allah herkese böyle hayırlı hayran nasip etsin." dememe sebep olan mesajdır yukarıdaki. Ekşi'deki yorumlara göre; Museum, kimliği belirlenemeyen şahıslarca (bkz: spiker mode on) bu şekilde mesaj yoluyla yayılan bir grupmuş zaten. Neyse, iğrenç esprilerime sizleri daha fazla yüzgöz etmiyor, sadede geliyorum. Adamlar iyi gibi. Şöyle iyiler mesela:


Veya böyle:

Olmadı, böyle:

Daha da olmuyorsa zorlamanın alemi yok.
Görüşürüz.

Jul 1, 2012

Bazen beni böyle kabullenmek lazım.

İtiraf ediyorum; Teoman'ın "Ruhun sarışın." diye tabir ettiği hatun kişilerden biri de benim. Kırk yılda bir organizasyonunu üstlendiğim tek buluşmaya Kübra diye Seda'yı çağırmamın ve bu hatayı anca Kübra'nın "Hadi olm nerdesin? Bilmemne cafedeyiz biz, seni bekliyoruz." mesajıma verdiği "Yavrum ben yazlıktayım." cevabından sonra farkedebilmemin başka bir açıklaması olamaz zira.

Olayın gelişim süreci;
1. Rehberinde kayıtlı olmayan bir numaradan buluşmayla alâkalı Neşe'ye gelen mesaj
2. Neşe'nin tanımadığı numaranın sahibi ile mesajlaşma ve onu da olayın içine çekme süreci
3. Ertesi gün acı gerçekle yüzleşmek

Bu süreçte Neşe'nin aklından geçenler;
1. Hmm... Biri buluşma için mesaj atmış ama bu numara kimin ki acaba?! Hmm... Bana "bebeğim" demiş. "Canım" da demiş. Bu durumda kim olduğunu sorsam ayıp olur. Kesin Kübra'dır bu ya. Kontörü bitmiştir, başkasından atıyordur mesaj. Evet evet, yüzde binbeşyüz Kübra bu.
2. Kübra'yı da çok özledim beeeeeeen, onu da davet edeyiiiiiiiim! *kalp şeklini almış gözler eşliğinde*
3. ("Yavrum ben yazlıktayım." mesajını okuduktan birkaç saniye sonra...) Nasıl? E kimi davet ettim o zaman ben? Bizim sınıftan kim bana "bebeğim" diyor ya başka? KİMİN BEBEĞİYİM BEN?!

Genel sonuç: Cafe'de insanları toplamak pek mümkün olmadı pek tabii. Gelenler ve sonradan olaya dahil olanlarla birlikte arkadaşın evine gidilir, yenilir, içilir, oyun oynanır, gülünür, eğlenilir... Hikayenin geri kalanını biliyorsunuz.
Olumlu sonuç: Batak öğrendim.
Olumsuz sonuç: Her ele girip her defasında batıyorum.

Ayrıca konu hazır arkadaşlar iken...
Sevgili liseden sonra arayıp sormamış eski çok yakın arkadaşlar,
"Sizsiz çok mutluyum, süperim, harikayım!" demiyorum ama siz olmayınca da oluyor gençler.
Saygılar.

Bu arada, ev kızı temamı nasıl buldunuz? Sağa sola bir iki dantel de atacağım yakında.