Aug 29, 2012

Halil Sezai'den daha dertliyim.

3 imza, 5 mühre neden 48 TL bayılmak zorundayım? Çok sevgili üniversitem neden elimdeki diplomaya ve benim lafıma inanmıyor da bir de noter onayı istiyor? Bana ne demeye çalışıyor? Eğlenmek için bile vergi ödediğimiz şu ülkede daha kaç yarım A4 kağıdına 10 TL ödeyeceğim? Şehir dışından geliyor olmama rağmen neden sırf tek çocuğum diye bana yurt çıkmıyor? Devlet banklarda yatıp sokak çocuğu olmamı mı istiyor? Yemek bile vermeyen özel yurtlara sadece yatak, banyo ve dolaplarını kullandım diye her ay 1.200 TL ödersem halim nice olur?
Meraba, ben Neşe. 18 yaşındayım, üniversiteye yerleştim ve hayatım karardı.

Psycho.

Şu anki en önemli işim, izlediği tüm filmlerin "şu tarihte izlendi ve puanım 10 üzerinden şu" formatında kaydını tutan tek insan olmadığımı ümit etmek.........................

Aug 18, 2012

Bir yarış atı psikolojisinin daha sonuna geldik (mi acaba?).

Halihazırda yayınlanmayı bekleyen iki postum varken bir üçüncüsüne başlamak akıl kârı bi' iş gibi görünmese de, ÖSYM'nin gecenin bir saatinde sonuçları açıklaması ve uzun zamandır ilk kez mim yapacak oluşumun şerefine buna öncelik vermeyi uygun gördüm.

Öncelikle deep'e, ben neredeyse mim nedir ne değildir onu unutacakken tekrar hatırlamama vesile olduğu için teşekkür ediyorum. Hatırladığımız en eski anıyı konu olan bir mim yazıyorum bu defa. Aslında ben taa 2 yaşımı bile hayal meyal de olsa hatırlıyor gibiyim. Kuzenimin doğuşunu, eve getirilişini vesaire. Ama öyle ayrıntılı anlatacak kadar değil maalesef. Yalnız şu an aklıma gelen sözümona eğlenceli çocukluk anılarının hepsi de anlatsam roman olur kategorisinde olduklarından ne yapsam bilemedim ama bu mimi ileriki bir tarihte tekrar hortlatmak zere rafa kaldıracağım sanırım.


Ve gelelim günün olayına.
Şu ÖSYM'nin ısrarla sınav veya tercih sonuçlarını açıklayacağı tarihi önceden belirtmeme huyuna cidden anlam veremiyorum. İstersen sınavı 2 ay sonra açıkla ama önceden bi' söyle, şu tarihte açıklayacağım diye. Yok. Her yıl millet günler öncesinden sonuçları beklemeye başlıyor. Hop, sonuçlar açıklanıyor, bu defa yerleştirmeleri bekliyorlar. Hayır bir de siteleri de dandik. Siteye açıklandığı saatte yığılma olacak biliyor adam, yine de olaya el atmıyor. Ayakta alkışlanmayı hakkeden bi' sistemimiz var gerçekten!

Her neyse. Ben açıkçası bayramdan sonra açıklamalarını bekliyordum ama yine de n'olur n'olmaz diye dün saat üçe kadar bekledim açıklamalarını. Ses seda çıkmayınca da uyumuştum. Saat 12 buçukta civarında kendi kendime uyanıp telefonumu açmamla kısa süreli bi' şok geçirmem de bir oldu tabii. Akabinde hemen internete girmeler, siteye tıklamalar derken mutlu son: Site ölmüş! 12 buçuktan iki buçuğa kadar sayfa yeniledim durdum. Hatta arada "Sen açılmıyor değilsin ÖSYM'nin sonuç açıklama sistemi, artık ben bakmıyorum!" gibi serzenişlerde bulunmayı da ihmal etmedim. Ve hatta forumlara şu şekilde yazılar yazmayı da;


Son bir saattir yaptığım tek şey, sayfa yenilemek. İlk başlarda sonucu soranlara "OF AÇILMIYOR SİTE HEYECANDAN ÖLÜCEM." gibi yanıtlar verirken, bu zamanla "Valla bu kadar adrenalin bünyeye zarar ya ölücem bildiğin. Gerçi alışmaya da başladım. Artık böyle yaşayabilirmişim gibi. Bu site hep açılmasın ben hep sonucumu bekleyeyim falan. Gözüm yollarda kalsın. Belki bi gün gelir diye ümidimi kesmeyeyim......." gibi cümlelere dönüştü ve geldiği nokta da şu: "Yok hâlâ açılmadı kanka. Zaten 5 kere daha yenilicem sayfayı, açıldı açıldı. Olmadı keyfi bilir valla, gider Supernatural izlerim ehemehe." 

Arada "GENÇLER BEKLEME YAPMAYALIM. BAKAN ÇIKSIN!" diyerek Facebook üzerinden halka seslendiğim bile oldu, varın siz düşünün gerisini. 

Özetle; 
ÖSYM Sonuç Açıklama Sistemi kafası > tüm içkilerin yaptığı kafa.

~Derken sonunda girmeyi başardım. Ve bütün hafta n'olur tutsun diye dualar ettiğim hatta tabir-i caizse hatim indirdiğim yere, Mimar Sinan Şehir ve Bölge Planlama'ya girmişim! Yıldız Teknik Harita Mühendisliği tutar diye düşünürken bunun gelmesi cidden sevindirdi beni. Çünkü sıralamamdan 1000 kişi öndeydi. Ayrıca kendileri geçen sene yerleşmelerine rağmen 2 saat boyunca benimle birlikte heyecanlanan arkadaşlarım da iyi ki varlar! Onlar olmasaydı çoktan F5 tuşunu rahat bırakıp Supernatural izlemeye gitmiştim zira.

Teknik olarak yeni başlasa da böylece bugün de bitti... Şimdi düşünmem gereken şey de tam olarak şu: http://www.msgsu.edu.tr/msu/pages/174.aspx
İlk seneler benim açımdan eğlenceli olacağa benziyor da üçüncü ve dördüncü sınıf gözümü korkutuyor. Ve tabii şimdi bi' sürü evraktır, kayıttır, yurttur, burstur olayları da başlayacak ki onlara sadece tek bir şey diyorum: ÖF!

Aug 12, 2012

Hırs, azim ve kararlılık timsali.

Yüzyüzeyken Konuşuruz şarkılarına pek romantik dokunuşum.

Ayakkabılarını öylece bir köşeye fırlatıp Ikea'daki o minik yataklardan birine girmiş ve yorganı kafasına kadar çekmiş bir şekilde uyuya kalmış çocuk, bence bu dünyadaki EN TATLI ŞEY. Öyle ki, "O dururken diğer çocuklara ne gerek var?!" diyesi geliyor insanın. Çocuklardan zerre hazzetmememe ve hatta kendi küçüklüğünü yolda görecek olsa yolunu değiştirme potansiyeli olan bi' insan olmama rağmen kapıp kaçasım geldi o çocuğu öyle görünce. Babasının ayakkabılarını giyip apartman merdivenlerinden pat pat inen çocukların, nasıl asansöre atıp iki kat arasında stopa basmak suretiyle canlarına okumak istiyorsam bunu da aynı arzuyla kapıp kaçıvermek istedim dün.

Ve fakat şimdi hoşçakal çoluk çocuk, meraba Neşe'nin sıkıntı anında yazıp çizdikleri diyerek konuyu değiştirmem lazım. Ya da boş zamanları değerlendirme konusunda son derece kabiliyetsiz olan kahramanımız Neşe'nin son saçmalığıyla sizleri baş başa bırakıp "Ben susayım, resimler konuşsun." mantığını yürütmem daha hayırlı olacak gibi. Söz sizde,


Son olarak süper tespitim: Şu dünyada en amaçları dışında kullanılan şey bence ajandalar.

Aug 10, 2012

30 yaşına gelicez, hâlâ bi' arkadaş olmayı öğrenemedik.

18 yıl 8 aylık yaşamımın sonucunda bugün, insan formunu anlama konusunda zerre ilerleme katedemediğimi farkettim. İlerleme katedemediğim gibi gerilemiş bile olabilirim hatta. Çünkü iki çürük tipin ardından hayatıma giren bir üçüncüsü, daima "Ha tamam, bu da onlar gibi." damgası yemeye mahkum. GENELDE YANILIYORUM PEK TABİİ; çünkü ben de bir "insan sarrafı değilim"im.

İnsan popülasyonuna girersem çıkamayacağım içindir ki konuyu direk 19 yaşına gelmiş olup 5 yaş kafası yaşayan insana bağlayıp kaçacağım. Bu tip benim nazarımda, her arkadaşına potansiyel ana baba gözüyle bakan ilgi manyaklarından ve tuvalete bile sizsiz gidemeyen, her adımda peşinizde olup bundan zerre rahatsızlık duymayan kişi ve kişilerden oluşmakta. Ve farkında olmasanız da, stalker ruhlarından ileri gelen bi' size-sizden-yakın-olmaları-durumu muhtemeldir. Benimki de lisede iki tenefüs yanına uğramadım diye "Beni çok boşluyorsun, kalbim paramparça haberin olsun." şeklinde kafiyesi bol arabesk göndermelerle ufaktan sinyalleri vermiş gerçi bana ama ben anlayamamışım. Üstüne bir de tutup bi' de yakın arkadaş olmuşum. HAY BENİM KAFAMDA EŞEK ARILARI PİKNİK YAPSINMIŞ (bkz: Neşe'ye özgü sansür uygulamaları). Ben "Aman alınmasın şuraya onu da çağırayım, aman darılmasın şununla çok muhattap olmayayım, belki kızar bunu yapmayayım." gibi düşüncelere muvaffak olurken; ilişkimize, karşı tarafa ait bir buhran anı delirmesinin son vereceğini bilemezdim tabii. Ha, yok kafam rahat. "Bu ilişkinin yolu yol değil." deyip son noktayı koyan da benim ama yine de üzülüyorum. Hani böyle durduk yere önemsiz bir şeyden pat diye ortada kalacaksa o arkadaşlık, niye uğraştım ben ya bu kadar? NİYE BANA ÖNCEDEN HABER VERMİYORSUNUZ OLM?!

Bu da kaç aylık muhabbet gerçi de, bahsi geçen kişi veya kişiler, konuyla alakasız kişi veya kişiler aracılığıyla laf sokmaya çalışıyor ya asıl asabımı bozan o. Gel yüzüme söyle, canımı ye. Valla saçından tutup kafanı duvara vura vura ağzınla burnunun yerini değiştirmem. Söz veriyorum ya.

AYRICA geçen gün rüyamda, iki arkadaşımla ben uzaya gitmek için gönüllü olmuşuz güüüya. Bizi elektrik süpürgesi hortumuna benzer, içinde düğmelerin olduğu, kocaman, kıvrılabilir bi' yapının içine koyuyorlardı. Sonra o da kocaman metal bir tüpe giriyordu ve dolayısıyla biz de. Neyse, ufukta 3 tane gezegen görünürken bizi fırlattılar ama sanırım ben roketten düştüm. Gidemedim çünkü onlarla. Rüya tabirlerinden anlayan arkadaş sana sesleniyorum: Bu rüyanın meali nedir? Süren 35 dk. İstediğin sorudan başlayabilirsin. Başarılar! İmzam.

AYRICA 2 Band Of Brothers gelmiş geçmiş en iyi dizi. Sabahın 6 buçuğunda, diz altı çorapla mini şort giyme dönemini açmış dondurma yiyorken bir anda aklıma gelivermesi ve milyonuncuya tekrar izleme isteğiyle dolup taşmamın başka bir açıklaması olamaz zira.
Ayrıca belirtmek isterim, Damian Lewis ne güzel adamsın sen.

Aug 8, 2012

sevgili bilinçaltım, kendine gel.

http://www.youtube.com/watch?v=NJ5ccnKDWME

Ian ismini "lan" şeklinde okumamı sağlayıp "Oo yoo, Lan Schmitz diye isim olamaz." cümlesine aklımda birkaç kez tur attıran son derece gereksiz bi' yeteneğim var.