Elektriğin henüz icat edilmediği çağlarda yaşama fikrini daha cazip bulduğumdan mıdır bilmem, bu elektriğin benimle bir derdi olduğu ortada. Deli gibi ihtiyacım olduğu zamanlarda gitmeye pek bir meraklı kendisi. Aklı sıra "Hehhee bak ben ne kadar da önemliyim, uf ne biçim de önemliyim, bensiz bir bok yapamıyorsun lan utan." mesajı veriyor bana ama yemezler canım.
Bak mesela bir keresinde, geziye gideceğim. Sabah kalkmışım, saçımı yıkamam gerek. Banyoya girip saçımı şampuanlamamla elektriğin gitmesi bir oluyor. Küfrede küfrede soğuk suyla duruluyorum saçımı ama kurutma makinesi çalışmıyor, hava berbat ötesi. O an, karşıdaki fırına gitmemem ve şöyle bir diyalog yaşanmaması için hiçbir neden kalmıyor:
Fırıncı- Buyur abla?
Saçlarından sular damlayan bir ben- Ben, dedim, rica etsem, dedim, jeneratörünüzü birkaç dakikalığına kullanabilir miyim acaba, dedim ama kullanamam herhalde. Oldu o zaman, iyi günler.
Bir başka gün, çok sıkılmışım film izliyorum internetten. Filmi de tek part olarak koymuşlar. Benim kafada ampul yandı hemen: "Dolsun da öyle izlerim." Bunu hangi akla hizmet düşündüm hiç bilmiyorum. Neyse ben bekliyorum falan, dolmasına yakın bir anda ekran karardı. Ama aslında kararan dünyamdı. Başımdan aşağı sıcak bir şeyler indi yani, hissettim resmen. Sonra ertesi gün inat ettim, aynı filmi ikinciye açtım. Bu defa beklemiyorum, takılırsa durduruyorum. Tam ortasına geldi ve elektrik yine gitti. Ama hayır, sonunda izledim ben o filmi.
Daha başka bir gün, açmışım bir Word sayfası. Yazıyorum da yazıyorum. Böyle bayağı New York Times Bestseller tadında bir romana başlamışım ve hayatımda ilk defa tıkanmadan 30 sayfa falan yazmışım. Elektrikle aramızdaki yıllardır süregelen husumetten dolayı gidebilme ihtimali de geliyor aslında aklıma ama biraz üşengeçlikten biraz da yazıya kaptırdığımdan kaydetmiyorum yazdıklarımı. Sonra, sonrası yine siyah ekran. Döngü... Elektrik gelince ağlamaklı, açıyorum bilgisayarı ve Word kurtara kurtara 2 paragraf kurtarmış. "Hay..." diye başlıyorum "...senin kalıbına ben..." ve sonu Bill Gates'e kadar uzanan bir küfür geçiş töreni başlıyor.
Ve işte bugün, yarınki analitik sınavı için çıkmış soruları bilgisayara kaydetmişim. Hoca onlardan seçip soracak. Ama hiç çalışasım yok. Hala "5 dakka sonra çalışçam ya valla bak." kafasını yaşıyorum. Bir yandan da o blog senin bu blog benim dolanıyorum. Ve beklenen an yine geliyor. Etraf derin bir sessizliğe ve koyu bir karanlığa bürünüyor. Allahtan çok bekletmedi de geldi geri eşek sıpası.
Ha, ayrıca şöyle bir gerçekte var ki, beni en az 10 kere falan elektrik çarptı sanırım. Hatta birinde ayağım sudaydı, diğerinde saçlarımın dikilmesine ramak kalmıştı falan, öyle küçük çapta olaylar da değil.
Cidden ya, bu elektrik hiç mi elektrik alamamış benden lan?! Bozuluyorum ama.
10 comments:
Sende ciddi sıkıntılar yaratmış bu elektrik valla. Bi uyum yakalanamamış bi türlü.
Bloga yeni kayıt girerken bile blogger saniyede bir kaydediyor kendi kendine, koskoca microsoft'un word'ü hala kaydetmiyor mu? peh!
Aslında son sürümünde muhtemelen öyle değildir. Bu olay birkaç yıl öncesindeydi. Yine de bir blogger kadar olamadı, kınıyoruz.
Microsoft Word'den sırf bu yüzden her zaman nefret etmişimdir.
Vay bi. "Ne yaptın edison" şarkısını sana yolluyorum o zaman JG :) Bu kadarı da tesadüf olamaz :p
Elektrik konusunda bedevi şansın varmış.
Süpersonik Sam, :)
francesca, bence de. umarım nazar değmez ama şu aralar aramız iyi gibi ahah
Berdush, az biraz evet
ne ilginç sahiden :)
evet evet sanırım elektrikle aramdaki ilişkiyi en iyi tanımlayacak kelime bu; ilginç:)
Süperdi yaa bayıldım :) Tabii senin açından kötü ama anlatım tarzın güzeldi. :)
teşekkür ederim:)
Post a Comment