Şimdi size yegane dünya görüşümü açıklayacağım: Şarkı dediğin şeyi, eşlik etmeden de dinlersin. Ama eşlik ederek bi' başka dinlersin. Ve benim bu zevkim -hatta tutkum diyelim, evet- TAMAMEN elimden alındı. Durumun vahametini hissedebiliyor musunuz?
Böyle ses geçirmeyen bi' hava kapsülü olsa. Oda arkadaşlarım ders çalışıyorken canım şarkı söylemek istediğinde kafama geçirebilsem. Hatta içinde uçuşan su molekülleri de olsa -susadığımda gidip içmeye çok üşeniyorum çünkü, susuzluktan ölebilirim bi' gün-, böyle kurbağaların sinekleri yakalayıp yutması gibi su molekülü peşinde koşsam ama o mutfağa gitmek zorunda kalmasam...
NEDEN ÇOK ŞEY İSTİYORUM BEN HEP?
Bugün de sevgilisinden yeni ayrılmış bi' arkadaşımın mutlu mesut bi' çift görüp iç çekmesi üzerine böyle çiftleri görmeyi engelleyen gözlük olsun istedim. Hatta böyle bi' icada benim adımın verilmesini, adımın sonsuza kadar yaşatılmasını da istedim. Çünkü adımın sonsuza kadar yaşaması gibi gerizekalıca bi' hayalim var kendimi bildim bileli. Hayır, adım yaşasa n'olucak ben öldükten sonra. Onu da bilmiyorum ama istemekten de vazgeçemiyorum. Öyle de saçma işler.
Neyse, canımın sıkkın olduğu yeterince anlaşıldı sanıyorum. Bir an önce yalnız yaşamaya başlamam lazım. Çünkü habitatım, içinde insan olmayan dört duvarlar. Varsa bi' de kapınızı alırız.
Mozart'ın Requiem'i ve koca bi' can sıkıntısı eşliğinde yazdığım bu yazıya yaraşır son cümle geliyor:
Sağlıcakla kalın..............
Ya da bi' saniye. Bi' şey daha anlatıcam. Bugün bi' arkadaşım tramvayda adamın birine "Pardon, geçebilir miyim?" dedi ve "Tabii ki, buyrun." gibi bi' cevap beklerken "HAYIR!!!" yanıtını aldı. Sebepsizce. Buna neden kahkahalarla gülesim geliyor benim? Ruh halim o kadar mı bok gibi?
Ayrıca okulda bi' kız bu soğukta atletle geziyordu günlerdir. Bugün kışı getirmiş ve kısa kollu t-shirt giymiş. Biz de salak gibi(!) montlarda atkılarda teselli arıyoruz işte.
Bi' de bi' de dün Cloud Atlas'a gittim. Beğendim aslında ama tam beğendim gibi de değil, böyle bi' garip beğendim. Bu filmle ilgili bi' yazı yazmak istiyorum ama "Yazacağım." dersem biliyorum ki yazmayacağım.
Tamam, şimdi sağlıcakla kalabiliriz.