Bizim neslin gençliği için bir dönem muhabbetin gidişatını belirleyici yegane soruydu bu. Cevap olarak da olayın muhatabı kişiler, üşenmez; tüm dinledikleri, sevdikleri ve hatta sadece popüler olduğu için ilgi gösterdikleri grupları tek tek sayardı. Sayardık yani. O dönem "müzik zevkim bir yana, diğerleri bi' yana" anlayışı hakimdi çünkü. (Çok eskide kalmış gibi konuşuyorum yalnız, şu an beni tanımayan ve bu yazımı okuyan biri tarafından otuzlu yaşlarında bir insan olarak hayal ediliyor olabilirim!) İnsanlar rap-rock diye ikiye bölünmüş, arada bir de satanist gözüyle bakılan metalciler türemeye başlamıştı. Öyle ki bu müzik zevkinin uyuşması durumu, küsleri barıştırabilecek nitelikteyken; uyuşmayan zevkler de kardeşi kardeşe düşürebilecek güçteydi.
Şimdi doğruya doğru, benim de sevdiğim gruba laf söylediği için kavga ettiğim arkadaşım çoktur. Mesela orta sona giderken Tokio Hotel'in solisti Bill Kaulitz'e "top" diyen erkek arkadaş adayımı direk gözden çıkarmış, lise birde ise "Neden hep yabancı müzik dinliyorsun?" sorusuna, "Güzel Türkçe şarkı mı var? Göster dinliim yha!!!!1" şeklinde atar yapmıştım. Tabii o zamanlar Bill Kaulitz'in şimdilerde maymuna döneceğini ve ileride Yüzyüzeyken Konuşuruz, Replikas, DANdadaDAN, Büyük Ev Ablukada, Peyk, Baba Zula ve daha nice Türk grubunun tadına varacağımı kestirememişim. Hatta o-zaman-biri-çıkıp-"Günün-birinde-Sezen-Aksu-dinleyip-kederleneceksin-George."-dese-tepkim-n'olurdu-acaba? fantezisine girmeyeceğim, "Fak yu Michael." der geçerdim muhtemelen. Atarlı gencim çünkü, bi' karizmam var. Ha, ama şimdi gelse biri şu başlıktaki soruyu sorsa, üşenir Last.fm profilime yönlendiririm kendisini. YAŞASIN TEKNOLOJİ ÇAĞI! (Böyle söyleyince de çocukluğumu ve ilk gençlik yıllarımı taş devrinde yaşayıp sonra 21.yy'a ışınlanmışım gibi oldu. Şu an bu yazıyı okuyan beni tanımayan insan için saçma bi' profil çizmeye tam gaz devam ediyorum.)
Yalnız müzik zevkimin gelişim sürecine bakınca şaşırmamak elde değil; lâkin "Bir zamanlar bunlar varmış, sonra böyle olmuş, şunlar gelmiş." şeklinde grupları saymaya üşeniyorum. Ama kısaca o dönemin müzik dergilerince* popüler rock ve metal gruplarından; trip-hop, indie, folk, senfonik ve celtic metale geçiş yapmışım olarak özetlenebilir. Gerçi bugünkü karışık kuruyemiş tabağı kıvamındaki müzik zevkimi tanımlamak da pek kolay iş değil. "Valla abi ben kulağıma güzel geleni dinliyorum." diyenden korkacaksın demişti birileri ve işte bu yüzden ben de diyorum ki: KORKUN BENDEN.
Bu arada, müzik zevkim havada ters taklalar atarak büyüyüp gelişirken veya daha doğru bir tabirle "evrimleşirken", değişmeyen şeylerden biri de HIM (bilhassa Ville Valo) sevgim oldu sanırım. Geçtiğimiz günlerde de tekrar kabarıp köpüren sevgim dolayısıyla HIM'e bir yazı adayasım gelmişti aslında ama sonra üşenip yarıda bırakmıştım -taslaklarda sürünüyordur hâlâ muhtemelen- ve hazır böyle bir yazı yazıyorken araya sıkıştırayım onu da. "Ville'nin şu klipteki seksapalitesine sahip birini bulsam alacağım." diye diye yıllar geçti, evde kaldım. (An itibariyle yaşım kırka fırladı, yok mu arttıran?)
Müzik zevkimin geldiği son nokta olarak ise geçen haftalarda keşfettiğim Alina Orlova'yı gösterebilir ve bir de bu ve şu şarkılarını paylaşabilirim kendisinin. Liyo liyooo liyooooaaaaooaoaoa!
*Ayrıca dergilere verdiğim parayı kenara koysaymışım şu an Türkiye beni ikinci Ali Ağaoğlu vakası olarak tanıyor olabilirdi. Ne yazık ki hiçbir zaman eli sıkı bir insan olamadım. İki çizgi roman okuyacağım, iki grup keşfedeceğim diye her ay harçlığımın yarısını gözden çıkarabildim............... Yalnız, dergi konusundaki zevkimin gelişim sürecini de bir ara inceleyebilirim. Ya da incelemeyebilirim. Üşengeçliğime bağlı tamamen. Of çok uzattım ya valla ben bile sıkıldım şu an.
6 comments:
çok sevdim bu yazıyı :)
Ne mutlu bana öyleyse!:)
sevgilerimle,
kitabını büyük bir merakla bekleyen müstakbel okuyucun.:)
hehehe heyecanlandırıyorsunuz beni! :)
tatlı heyecanlar bunlar:)
benden de korkun! :D
yihaaaa!:D
Post a Comment