Oct 15, 2012

Batarken güneş ardından Eriador'un tepelerinin, gitme zamanı geldi hobbitlerin!

Günlüğümün saçma sapanlığına "meraba" deyin!
Bi' dönem gösteride söyleyeceğim için 495867476 kere prova ettiğimiz ve bıktığım şarkı olan Zombie'yi, iki yılın ardından tekrar özlediğimi farkettim. Tam bu noktada, "Böyle bi' şarkıdan bıkılır mı?" diyebilirsiniz, deyiniz. Ben de diyorum. Ama insan tüm sene boyunca söyleyince, en güzel şarkıdan bile bıkabiliyor. CİDDEN. Yine de burada 70 milyon insanın huzurunda söylemek istediğim bir şey var: Benim için Dolores O'riordan bi' yana, diğer tüm vokaller öbür yana! Bu kadına olan saygım, Hintlilerin ineklere gösterdiği saygıya diz çöktürür, tövbe ettirir! O DERECE.

Değinmek istediğim bir başka konu ise şu fotoğraf:


Simon and Garfunkel hayranlığım sonucunda izlediğim The Graduate filminden bir sahne olmakta kendisi. Adam bu şekilde kaç km yol aldı, biri de çıkıp demedi ki "Burada film çekiyoz, e duygusal da bi' sahnedeyiz, bi' düzeltelim şunu." diye. 
Bu film için "Ayrı bir yazı yazarım." düşüncesiyle sahnenin ekran görüntüsünü almışım ben de ama şu an bilgisayarımı düzenlerken anca farkına varabildim. Genel olarak film fena değildi, hatta epey güldürdü aslında ama şöyle de bir gerçek var; adamlar hayatlarının en doğru kararını alarak soundtrack albümünü Simon ve Garfunkel amcalarımızın şaheserleriyle doldurmuşlar, harika da yapmışlar! 

Bazı sanatçıları hayatıma sokup halam, amcam falan yapabilsem ya keşke, ne güzel olurdu.

No comments: