Cok sene oncesi, Ayvalik. Cocugum ama kac yasindayim kestiremiyorum su an. Annemle kitap almalara doyamadigimiz bir yaz. Ailem surekli calistigi icin hepi topu bir hafta surecek olan o yilki tatilimizin hayatimi bu kadar uzun sure sonra boylesine degistirebilecegini ummazdim.
Kendim de bir suru kitap almistim; fakat acgozluluk edip yine annemin kitaplarina sulaniyordum. Sonra kitaplarin birinde beni cok etkileyen ve uzerine ne okursam okuyayim unutamayacagim o kadin cikti karsima: Annabella. Kitabin geri kalan hikayelerini hayal meyal, Annabella'nin yasam oykusunu busbutun hatirliyorum su an dahil. O kadar etkilenmisim ki aradan gecen cokca sene icerisinde burada bile bircok kez yazdigimi animsadim sonra, ustukapali... Veya uluorta. Lakin bu huyum biraz Erik Satie ve bestelerine benziyor. Birinci tekil sahis olmadan anlamak guc. Anlatabildigim kadar artik.
Cok alakasiz sekillerde yolum bir sekilde Macaristan'a dusuyor. Annabella ile baslamis belki -ya da farkedemedigim niceleri. Dedesi Macar ruhu Cingene olan o kadinin oglunu buldum bugun. Tek derdim yazmakta oldugum bir fanzin icin playlist hazirlamakti oysa. Yoo yoo aksine cok memnunum. Annesini imrenerek okudugum/hayal ettigim adam sanat danismanligi yapiyormus.
Bir silte bir piyano ancak alabilen evini gordum bir fotografta Annabella'nin. Hayal ettigimden biraz farkli ama hâlâ cok guzel...
Yine ne yapmak istedigimi cok fazla bildigim bir animdayim. Ve bu beni urkutuyor. Zira boyle anlar cok gelip gecici oluyor hayatimda. Ama her sey beni bu noktaya suruklemisken, bu defa yaniliyor olmamaliyim.
4 comments:
umarım yanılıyor olmazsın.
<3
Erik satie ve besteleri..
(:
Post a Comment