Feb 10, 2011

Schindler's List.

Yaşıtım olan bu filmin yönetmenliğini Steven Spielberg yapmış. Oyuncu kadrosunda Liam Neeson, Ben Kingsley, Ralph Fiennes gibi isimlerin bulunduğu film, II.Dünya Savaşı'ndaki Nazi Almanya'sını anlatıyor. İzlemeyen kaldıysa, yazımı okur kaygısıyla film hakkında fazla şey anlatmak istemiyorum ama kısaca; soykırım zamanında 1100'den fazla Yahudi'nin hayatını kurtaran Nazi Partisine üye Oskar Schindler'i anlatıyor diyebilirim.

Ve şunu da ekleyebilirim ki; kendisini seven izlemesin. Belki de ben fazla empati kurarak izliyorumdur filmleri, o yüzden bu kadar etkileniyorumdur. Ama bu film, gerçekten insanın içini acıtacak cinsten. Tam 7 dalda Oscar alan filmin IMDB puanı  da 8.9. (IMDB'ye göre yüksek, bana göre düşük bir puan tabi. Ben 10 üzerinden 10 bile verebilirdim.)

"Kim ki bir insanın hayatını kurtarır; o tüm dünyayı kurtarır."


Ayrıca, Schindler'in filmin sonundaki konuşması...
Her neyse.

Kendime çok önemli NOT: Saving Private Ryan'dan sonra verdiğin sözü hatırla ve bir daha bu tarz filmler izleme.
Okuyucuya NOT: Saving Private Ryan da güzeldir. Çok güzeldir hem de. İzlemeyen kaldıysa, onu da öneririm. Sırf Tom Hanks'in oyunculuğu için bile izlenebilecek bir film bence. -Böyle geçiştirince de olmadı kendisini ama neyse.-

-

Meraba.
Ben, Neşe'nin içindeki sıkılınca gelen resim yapma isteğiyim. Dün gece yine rahat vermedim kendisine ve o da oturup David Tennant'ı çizdi. Dün gece dediysem, işte bir yarım saat 45 dakikadır falan çiziyor. Yani aslında bu sabah. Herneyse işte resim bu;



Aslında, keşke bu resmi seçmeseymişim diyorum. Çünkü gölgeler çok fazlaydı ve bayağı uğraştırdı. Zaten üşendim, tamamlamadım. En nefret ettiğim kısım saçlar. Hemen hiçbir resimde tamamlamam. Ama surat ifadesinin tam da böyle olduğu bir fotoğraf olsun istiyordum -seviyorum bu halini-.

Hataları bol olsa da fena olmadı sanırım ya.

Feb 9, 2011

Kötünün bulunmadığı hikayeler vardır; kötüler tarafından yazılan.

Ağın yavaş ilerledini görünce sevinir balıkçı adam. Bu, çok balık tuttuğu anlamına gelmektedir çünkü. 
"Şanslı günümdeyim." 
Fakat ağa dolanmış yarı-ölü balıkların arasında bir şey farkedecektir; O'nu. Denizdengeleni. Boğulduğunu düşünür önce, telaşlanır. Hatta o kadar bencildir ki onu geri atmayı bile düşünür. Gerçekler mesuliyet kabul etmez çünkü. Yıllar sonra düşündüğünde, o gün, onu durduranın ne olduğunu asla bilemeyecektir. Sadece durmuştur işte. Kızı ağlardan kurtarıp kollarının arasına aldığı ilk anda hissetmiştir...
Ve kız da gözlerini açtığında, ilk gördüğü bu adamı asla unutmayacaktır.
-
Aynı gezegende, farklı hayatlar. 
Bir olmak için engel değil bu.
Adam, en fazla iskelede bacaklarını suya sokmaktan hoşlanırken, evi sudan oluşan bir kadının geleceğini hesap edemezdi ya.
Hayat, çoğu zaman beklentilerini karşılayamıyor insanın. Sanıyorum bu yüzdendir, beklemediği ne kadar şey varsa karşısına çıkarması..
-
Bunu dinlemekten bıktığım gün ölürüm herhalde.

Feb 8, 2011

Sıradaki mimimiz Dante'den. Konusu; "Hangi çizgi film karakteri olmak isterdiniz?" 
Buradan da teşekkürlerimi iletiyorum kendisine.
Ve Deep tarafından da mimlenmişim, ona da çok teşekkür ediyorum:)
-
Küçükken, sırasıyla Sailor Moon, Kamikaze Kaitou Jeanne, Witch gibi çizgi filmlerden oldukça etkilenmişliğim vardır. Hatta sonrasında "Death Note'daki Raito gerçek olsaydı aşık olurdum." tarzı düşüncelerim bile oluşmuştur. Genelde hep liderleri kendimle eşleştirmişim, hep en ön plandakileri seçmişim kendime ama şu an sadece Fly Tales'deki o aptal sinek olmak istiyorum.
Bütün gün evin içinde uçup bilimum salaklık yapmak istiyorum.

Kavanozla şekeri ayırt edemiyor olmak hiç önemli değil. Kavanozu yalarken şeker tadı almak bile iyi bir şey.
Ayrıca çok tatlı değil mi ya? Yerim.

~

Ve mimi Hazal'a devredip gidiyorum:)

Feb 2, 2011

Geçen gün alışverişteyken çocuğun teki yanıma yanaştı ve o başımdan aşağı kaynar sular dökülmesini sağlayan soruyu sordu:
"Bunun L bedeni var mı?"
Satış elemanına benzer bi' yanım mı vardı?
"Burada çalışmıyorum." dedikten sonra çocuğa sinirli sinirli bakarak yanından ayrıldım.
Hayır, kolumda çantam ve elimde poşetlerle müşteriden başka bir şey olma ihtimalim sıfırlanıyordu zaten.
Yine de duruma bayağı içerleyerek arkadaşıma mesaj attım. Gelen cevap, hem yıpranmış egomu tamir edecek hem de kafamdaki soru işaretlerini yok edecek cinstendi: "Buna mı moralin bozuldu yani? Kızım çocuk sana asılmaya çalışmış işte resmen ne salaksın!" 
Evet, böyle erkekler de var maalesef. Hem de popülasyonlarının çoğunu kapsıyorlar.
-
Yarın gece yurda gidiyorum ders çalışmak için ve 4 günlük evi özleme sürecine giriyorum. Bir işe yarasa bari de özlediğimle kalmasam.